Çarşamba, Ocak 23, 2013
Yeni bir blog! FitGurme
Yeni bir blog açmak tehlikeli bir iş aslında. Eski okuyucu kitlesini kaybetmek, beni ziyarete gelenleri hayalkırıklığına uğratmak gibi riskleri var. Ancak ben bu blogu fazla yenileyemediğimden zaten takipçilerim beni sanırım bırakmışlardı bile.
Bir de insan hayatında dönem dönem farklı ilgi alanları, yaşamındaki koşullara göre değişen ihtiyaçları olabiliyor. İşte benim durumum da aynen öyle oldu.
40 yaşıma 1 kala, sanırım bir yandan hayattan daha çok keyif almaya çalışırken, bir yandan da kilo vermenin ve fit kalmanın zorluklarını daha da hisseder oldum. Bu yüzden dedim ki, Fit de değilim, Gurme de ama ikisi de olmak istiyorum !
Gerisi FitGurme'de !
Bu blogu ise daha çok isviçre keşiflerine ayıracağım, yani tamamen bırakmak yok! Yani umarım!!
Cuma, Aralık 07, 2012
Mahallede kutup havasi!
Artik İsviçre'de kış geldi! Geçen haftasonu kayak merkezleri de açıldı. Her mahallede bir çam ağacı ve belediyenin maharetine göre de süslemeler var!!
Sanırım soğuk havanın insanda yaratacagı depresif etkiyi, bu ağaçlar ve şehrin heryerindeki ışıklandırmarla azaltmaya çalışıyorlar (aslında heryerde böyle).
Hiç de fena degil!
Sanırım soğuk havanın insanda yaratacagı depresif etkiyi, bu ağaçlar ve şehrin heryerindeki ışıklandırmarla azaltmaya çalışıyorlar (aslında heryerde böyle).
Hiç de fena degil!
Salı, Ekim 23, 2012
Cenevre'den Sonbahar Manzaralari..
İlk defa sonbaharin tüm renklerine, doganin rengini degistirmesine bu kadar yakindan tanik oluyorum...
Meger sonbahar ne renkli bir mevsimmis?
İnstagram icin her gün pek çok malzeme-manzara ile karsilasiyorum..
Meger sonbahar ne renkli bir mevsimmis?
İnstagram icin her gün pek çok malzeme-manzara ile karsilasiyorum..
Cumartesi, Eylül 29, 2012
Iphone, Instagram, Snapseed....yeni hastalığım!
Fotoğraf çekmeyi sevmem pek şaşırtıcı değil sanırım zira babam ve abimde de aynı hastalık var! Ancak iphone hayatıma girince durum epeyce değişti!
Yeni aldığım iphone'uma 1 ayda 1000in üzerinde fotoğraf çekince oğlum bile bu konuda deli ya da hasta olabileceğimi düşündü!!
Mesele sadece çekmek değil tabii, esasen beni en çok heyecanlandıran, motive eden şey sonrasında yeni applikasyonlarla onlarla oynamak, onlardan birer sanat eseri (tabii ki kendimce!) çıkarmak oluyor..Bu işte bir zaman sonra ise dünyaya, hayata hep en güzel kareyi nasıl yakalarım gözüyle bakmaya başlıyorsun ki bu pek de fena bir şey değil sanırım!
İsviçre tabii bu açıdan bir cennet denilebilir! Her an biryerlerde nefis kareler yakalama imkanı bulabiliyorum. Yukardaki resimdeki Mt.Pilatus'a gittiğimiz gün, manzarayı seyreden geyik, geçen sabah göl kenarında romantizm gösterisi yapan 2 kuğu...
Sanırım sonunda çıkacak eserin hayali ile dünyadaki herşeye buradan nasıl güzel bir kare çıkar gözüyle bakıyorsun!
Instagram da benim gibi delilerin sürekli bir anları-kareleri paylaştığı bir platform olarak hayatımın bu döneminde önemli bir yer edindi. Buarada benim resimlerimi ceylomeylo (yani annemin çocukken bana arada söylediği gibi..) adıyla instagram camiasında bulabilirsiniz.
Yine de hayatımın bu evresindeki bu yeni hobimden çok mutluyum..Doğanın, ailemin, dostlarımın, sofraların..kısaca yaşamın en güzel anlarını karelere koyup ondan güzel kareler yaratmak..yukardaki sakıncaları hafifletecek kadar güzel bir sebep !
Yeni aldığım iphone'uma 1 ayda 1000in üzerinde fotoğraf çekince oğlum bile bu konuda deli ya da hasta olabileceğimi düşündü!!
Mesele sadece çekmek değil tabii, esasen beni en çok heyecanlandıran, motive eden şey sonrasında yeni applikasyonlarla onlarla oynamak, onlardan birer sanat eseri (tabii ki kendimce!) çıkarmak oluyor..Bu işte bir zaman sonra ise dünyaya, hayata hep en güzel kareyi nasıl yakalarım gözüyle bakmaya başlıyorsun ki bu pek de fena bir şey değil sanırım!
Instagram da benim gibi delilerin sürekli bir anları-kareleri paylaştığı bir platform olarak hayatımın bu döneminde önemli bir yer edindi. Buarada benim resimlerimi ceylomeylo (yani annemin çocukken bana arada söylediği gibi..) adıyla instagram camiasında bulabilirsiniz.
Bu işin bazı sakıncaları da var tabii! Bir kere etrafımdakiler benim sürekli resim çekmemle ilgili epey dalga geçer oldular. Bir de tabii bu resimlere kıyamayıp da telefonumdan silemeyince sürekli kapasite doluyor, pili gün ortasında bitiyor... Bir de tabii günde 12-16 saat kadar bir elektronik aletle yaşamak herhalde çok faydalı olmasa gerek..
Ilgın'ın Atlıkarıncası..
Yine de hayatımın bu evresindeki bu yeni hobimden çok mutluyum..Doğanın, ailemin, dostlarımın, sofraların..kısaca yaşamın en güzel anlarını karelere koyup ondan güzel kareler yaratmak..yukardaki sakıncaları hafifletecek kadar güzel bir sebep !
Ülgen ve Ilgın'ın Chambesy hatırası..
Perşembe, Eylül 27, 2012
Duble gökkuşağı, duble mutluluk!!
Birkac gundur çılgınca yağan yağmurdan sonra, bugün bu süpriz yağmuru bile sevdirdi bize!!
Mert'in deyişiyle , gökyüzü bize demiş ki "onca gundur bana katlandiniz, alin bu da size ödülüm" !!
Mert'in deyişiyle , gökyüzü bize demiş ki "onca gundur bana katlandiniz, alin bu da size ödülüm" !!
Çarşamba, Eylül 26, 2012
Cenevre'ye sonbahar geldi...
Ağustos sonunda geldiğimiz bu şehrin yaz hali ile sonbahar hali o kadar farklı ki!! Sonbahar olunca, tüm yaz neredeyse bir tatil şehri gibi, herkesin gölde yelken-yüzme-bilimum su sporlari yaptigi, piknik-mangala koşturduğu ya da Cenevre Festivali dolayisi ile gece gec saatlere kadar dışarlarda olduğu bu şehir gidiyor..
Yerine yağmurlu, kasvetli ve gri bir sehir geliyor! Gerçi çok yeşil bir şehir olduğundan, dökülen yapraklarla bi sonbahar romantizmi de yayılıyor etrafa.
Ve tabii her şartta spor yapan yerel halk, geleneksel kıyafetleri olan kask ve taytları ile koşmaya ve bisiklete binmeye azimle devam ederek benim sürekli kendimi suçlu hissetmeme sebebiyet veriyorlar!!
Zira ben elbette havayı böyle görünce, hemen çay-çörek islerine girdim!! Aklıma kosmak ya da bisiklete binmek yerine, evi dolduran misss gibi çikolatalı kek ve çay kokusundan başka bir şey gelmemesi, genlerle mi ilgili acaba??
Bu motivasyonla hızımı alamayıp hem çikolatalı ıslak kek, hem de kurabiye yaptim! Fransa'da buldugum Smurf kalıbının ilk denemesi fena olmadi ama daha uzerinde calismam lazım!!
Bu minik kabakları ise önce dekoratif sonra da aperatif ya da tatlı olarak değerlendirecegim gibi duruyor!! Eger becerebilirsem buradan, yaklaşık 3 yıl sonra yazmaya, gezdiklerimi-gördüklerimi-düşündüklerimi-pişirdiklerimi-yiyip-yiyemediklerimi aktarmaya devam edecegim!
Bakalım başarabilecek miyim ben de çok merak ediyorum çünkü aslında anlatmak istediğim çok şey var!
2 çocuklu, kendin pişir-kendin ye felsefeli hayatta, resmi bir işim olmasa da dünyanin zor mesleklerinden biri olan ev hanimligini tatmaktayim. Kendime ayıracak bu kadar az vaktin olmasının geçici olup, bi çeşit adaptasyon dönemi vaziyetleri olduguna inanmak istiyorum!
Önümüzdeki 3 yıl hangi süprizleri bekliyor, yol nereye gidiyor yaşayarak görecegiz!
Şimdilik yağmurlu Cenevre sonbaharindan selam ve sevgiler...
Perşembe, Mayıs 03, 2012
1 günlük Bodrum keyfi..
Bitez'den başlayıp Türkbükü'nde biten 1 günde Bodrum maceramdan kameraya kaçanlar!!
İşten ayrılıp yeni bir hayata başlarken kiralık ev bakmaya gittiğim Bodrum'dan hiiiç dönesim yoktu...
Bu defa Bodrum'a yerlesen bir arkadaşım Pınar'la buluştuk ve bana cok ilginç hikayeler ve gözlemlerini anlattı. Bodrum, tıpkı İstanbul gibi küçük bir Türkiye. En zengini ile en fakiri garip bir birliktelik içinde. Bir de tabii yeni zengin Ruslar olaya bambaşka bir boyut katmış!
Yine de, yine İstanbul gibi, Bodrum ne olursa olsun Bodrum'dur! Hâlâ mandalina ve zeytin ağacı görüp, çam ağaçlarının denize girdiği koyları az da olsa görebilirsiniz!
Bitez dondurmacısından enfes lezzetler tadıp, üzerine okkalı bir kahve içer, Türkbükünde rakı-meze ile kütür kütür salatanın keyfini çıkarabilirsiniz.. Hepsi kısacık bir günde oluverir!
Yazın yine görüşmek üzere diyerek dönebilirsiniz!
İşten ayrılıp yeni bir hayata başlarken kiralık ev bakmaya gittiğim Bodrum'dan hiiiç dönesim yoktu...
Bu defa Bodrum'a yerlesen bir arkadaşım Pınar'la buluştuk ve bana cok ilginç hikayeler ve gözlemlerini anlattı. Bodrum, tıpkı İstanbul gibi küçük bir Türkiye. En zengini ile en fakiri garip bir birliktelik içinde. Bir de tabii yeni zengin Ruslar olaya bambaşka bir boyut katmış!
Yine de, yine İstanbul gibi, Bodrum ne olursa olsun Bodrum'dur! Hâlâ mandalina ve zeytin ağacı görüp, çam ağaçlarının denize girdiği koyları az da olsa görebilirsiniz!
Bitez dondurmacısından enfes lezzetler tadıp, üzerine okkalı bir kahve içer, Türkbükünde rakı-meze ile kütür kütür salatanın keyfini çıkarabilirsiniz.. Hepsi kısacık bir günde oluverir!
Yazın yine görüşmek üzere diyerek dönebilirsiniz!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)