Salı, Haziran 16, 2009

SÖZÜMÜ GERİ ALDIM, MUHTEŞEM ŞEHİR İSTANBUL!


Aslında tam olarak sözümü geri aldım sayılmaz, hala temposuna ayak uydurmak imkansız olduğundan biraz hain olduğunu düşünüyorum!!

Ama Eminönünde geçirdiğimiz bir pazar günü bana ne kadar muhteşem bir şehirde yaşadığımızı hatırlattı. Mert Hamdi'nin balkonundan şehire bakarken, "Anne bu şehir ne kadar kalabalık, ne kadar çok insan yaşıyor ve ne çok taksi var !" dedi.



O pazar Eminönü'nde tüm klasikleri yaptık ! Vapura bindik, Yeni camii'de dua ettik, kuşlara 1 ton yem verdik ! Ben dua ederken, o da "Allahım ne derse onu kabul et" şeklinde süper bir yöntem geliştirdi, yeni jenerasyon böyle işte !

Mert hayatında ilk defa bu kadar güvercini birarada görmenin şaşkınlığı, "kışt-kışt" yapmayı öğrenmenin de keyfi içindeydi ! Kuşlar da bu kadar çok yem verdiğimiz için pek keyifli ancak sürekli kış-kışlandıkları içinse, "nerden çıktı bu turist ömer" diyor olabilirler tabii !

Bu arada Hamdi sanırım hayatımda gittiğim ennnn güzel lokanta ! Manzarası, servisi, yemekleri mükemmel. Mert'i kameraya kaydederken neredesin diye sordum, "fıstık lokantasındayım" dedi !! Haklıydı, fıstıklı kebaptan, fıstıklı dondurmaya ve tabii ki inanılmaz lezzetli baklavaya kadar herşeyde fıstık yiyince !


Oradan da mısır çarşısında geizinip, Malatya Pazarından kuruyemiş ve petek balı alıp, Kuru Kahveci Mehmet Efendinin dayanılmaz kahve kokusunu takip ederek, sıraya girip kahvemizi de aldık !

Son olarak vapurda bize çay, oğlanlara süt keyfi de yapınca, dört-dörtlük bir Eminönü gezmesi oldu!!

Çocukları olanlara şiddettle tavise ederim, çok nefis bir gün oluyor, hele de bizim gibi buralara biraz uzak kaldıysanız, İstanbul'un ne kadar muhteşem bir yer olduğunu bidaha-bidaha yaşıyorsunuz .
Umarım bir daha böyle uzun zaman ayrı kalmayız İstanbul !

Perşembe, Haziran 04, 2009

HAİN ŞEHİR İSTANBUL !!!!

Geldik, döndük ama nasıl bir yaşantıya girdik ben bile inanamıyorum!


Bırakın blogu, özel hayat namına ne kaldı bilemiyorum!


Ama istanbul böyle bir şehir işte, aynı kattaki arkadaşınla bile 2 kelime edemez, komşunun hatrını soramaz, sürekli geç kalmış, sürekli birilerini kırmış birşekilde yaşıyorsun!

Sonunda hepimiz mutlu muyuz, mutsuz mu bilemedim, bu kadar şikayetin arasında çıkaramıyorum!


Bir sürü süreçten geçtik, taşındık, iş değiştirdik, ev değiştirdik, Mert yeni okula başladı, 5 yaşında olduğu için gelecek yıl gideceği okulların mülakat (evet evet gerçekten mülakat, bu tecrübemi ayrıca anlatacağım çok kıymetli!!) ve kurralarına girdi, bakıcı abla değişti......aaaaaaaaaaaaa !!! Bunlardan biri bile yeter normal bir insanın bunalıma girmesine herhalde..


Fakat ne yapıyoruz ? Sağlık olsun diyor, derin bir nefes alıyor, 3 yıldır hasret kaldığımız güzel şehire bakıp, YAŞAMAK GÜZEL ŞEY diyoruz