Cumartesi, Mart 31, 2007

Eyvah Sobelendim! ELİMİN ALTINDAKİ HARİKALAR

ALDIM, KULLANDIM, MEMNUNUM..

Blog camiasının sevilen oyunu, anlat bakalım şu "aldım, kullandım, memnunum" dediğin hayatını kolaylaştıran, renklendiren 'şeyleri' " oyununa beni de Nükhet sobeleyerek davet etti.

Pek çok blog bu işe çoktan el attı ve ilginç bir şekilde bloglar arası ortak bir sürü şey de çıktı. Dünyanın dört bir yanından, hanımlar bir şekilde, "aklın yolu birdir" sözünü doğruladılar tabii!

Öncesinde kendi mutfak maceramdan bahsetmek istiyorum biraz!

Yemek yapmaktan ziyade yemek kitapları okuyarak başladım ben! Ders çalışırken sıkıldığımda (ki bu çok olurdu tabii!), annemin yemek ansiklopedilerini okurdum! Derken üniversite yıllarında, yazın annem yazlığa gitmeye başlayınca yemek işleri bana kaldı. Lise sonun yazında ehliyet kursuna giderken, Levent çarşıdan alışveriş yapardım. Gönül Candaşın yemek kitabındaki tarifleri, dersteki hocalarla konuşurduk, tavsiyeler alırdım! Babam da yaptığım yemekler hakkında ilk eleştrilerini zevkle verirdi! Derken artık her yaz bizim evde arkadaşlarıma minik ziyafetler verir oldum.

Buarada da üniversitenin radyosunda "Mutfak" adında bir program yapardım. Bir üniversite radyosu için çok absürddü aslında ! Yani yatakhanedeki gariban arkadaşlar, zaten annelerinin yemeklerini özlerken, benim ballandıra ballandıra anlattığım yemek tariflerini, içlerinden epeyce saydırarak dinliyorlardı herhalde!!

Daha sonra iş hayatına girince de şansıma Nestle'de bulunduğum görevlerden birinde Türkiye'nin yeme-içme alışkanlıkları üzerine ev-ev gezdim. Bir de yöresel yemek yarışmasının jürisi olarak tüm Türkiye'yi 2 kere gezince.... İyice yemek konusunda hasta bir tip oldum! Ancak iş hayatım çok yoğundu ve çok da severek çalışıyordum, bu yüzden bu konu hep bir hobi olarak devam etti. Şimdi çalışmıyorum ama Mert ve hamilelik beni yeterince yoruyor doğrusu. Gelecek neler gösterecek bakalım!

Gelelim benim vazgeçilmezlerime...

Önce kitaplardan başlayalım. Yazdığım gibi yemek kitaplarını neredeyse roman tadında okumayı sevdiğim için ciddi bir kitap koleksiyonum oldu. Bakü'ye hepsini getiremedim. İşte buradayken en çok kullandıklarım:


Pastacılık yeni bir merak bende de.
Çikolatalı Tatlılar ve pastalar kitabını çok kullanırdım ama diğerleri Amazondan ve epeyce yeni sayılır. Üçü de güzel kitapların.


Tabii ki Emel Başdoğan'ın kitabı baş köşede. Ben üst süslemlerinde bloglardaki pek çok arkadaşım kadar iddalı değilim ama Emel'in kek ve iç tariflerini başarıyla uygulayabiliyorum. Diğer kitap da özellikle mini-kek severlere, güzel süsleme fikirleri veriyor. Pasta süslemeleri de daha kolay.

Kek ve diğer unlu tarifler içinse resimdeki kitapların hepsini kullanıyorum. En son aldığım Beyaz Unsuz Şekersiz tarfiler (bu arada üzerindeki Beyaz Mutfak kitabı ile nasıl bir kontrast oldular ama!!) kitabını çok çok beğendim, sağlıklı unlu tarifler arayanlara birebir! En üstteki şu küçük ince kitap ise, özellikle Remzi'de falan bulunan Women's weekly serisinden. Onların pek çok çeşidi var ve genelde çok pratik tarifler içeriyor.

Mutfağımın baş tacı 2 kitapsa Eskimeyen Tatlar ve Bereketli olsundur. Eskimeyen tatları tüm klasik türk yemeklerinde güvenerek kullanıyorum!!! Tarifleri orjinal ve ölçüleri ile başarı neredeyse garantili! Bereketli Olsun çok klasik, çok temel tarifleri olan bir kitap. Neredeyse Mutfak 101 seviyesi ama en çok yenilen türk ev yemekleri (hatta konken böreğine kadar!!!) bu kitapta mevcut.

Ağır misafirlere ya da partilere yandaki 3 kitaptan da faydalanıyorum. Jamie Oliver ilk meşhur olduğundan epeyce meraklısıydım, çok yemek yaptım kitaplarından. Remix serisini yeni aldım, memnunum! Nerede-Nasıl yiyelim özellikle sofra dizaynı konusunda çok iyi.




Sebze ve salata aşığı olarak bu konuda da güzel kitaplarım var. En başta tabii ki Tijen İnaltong'un hemen hemen bütün kitaplarından çok faydalanıyorum. Hatta kitaplarından özet çıkarıp, tariflerin isimlerinden liste yapıp, sırayla denediğim olmuştu bir ara, eşim çok mutluydu bu durumdan! Gökçen Adar'ın tarifleri ve Sebze Yemekleri adlı kitap da misafirler için çok güzel öneriler içeriyor.

Diğerlerine gelince...

Minik rendemi çok seviyorum. Avuçiçi kadar ama boyundan büyük işler yapar o ! Muskatları, karanfilleri rendeler. Hemencecik azıcık bir kaşar rendelemek gerektiğinde, ya da birazcık çikolata ya da limon kabuğu gerektiğinde imdadıma yetişir! Üstelik yıkaması da çok kolay (ben rende yıkamayı hiç sevmem de!!). Nereden aldığımı hatırlamıyorum maalesef (hamileliğime verin artık!)!

Kendi kendine çırpınıp duran mikserim, özellikle kek-pasta yaparkenki kol ağrılarına birebir tabii! Benimki Bosch marka ve 7 yıldır tık demeden çalışıyor maşallah!

Silikon kalıbım çok yeni ! Tupperware'den annemin hediyesi. Havuçlu kek tarifimde yazmıştım, neden daha önce keşfetmemişim diye epey yandım! Hiç yağ sürmeden keki koyup, "plop" diye kek çıkınca minik bir şok geçirdim ben ! Acemi şeflik böyle birşey işte!



Kurabiye kalıplarım Coccolat'dan. Mert ve arkadaşları bu şekillere bayılıyor! Kayınvaldeme Bakü'den sipariş vermiştim, o sağolsun aldı, yengemiz Yanina da Bakü'ye gelirken, bavulunun yarısını benim pastacılık malzemeleri ile doldurup geldi. Gümrükteki Azeriler açsa ne yapardık bilmem, gıda boyaları, şeker hamurları, glikoz, kalıplar...



Biraz çeyiz açar gibi oluyor ama şu ikili servis tabağıma bayılıyorum! Kuzen Pınar'ın ev hediyesidir ve benim en favori sofra kozumdur! İçine özellikle mesela hünkar beğendi ya da et-pilav kombinasyonu o kadar yakışıyor ki.



Bir de yine çeyizlik (!) bir parça, cam servis tabakları. Şekil-şekil, boy-boy, sıra-sıra dizince, sofra pek hoş oluyor ! Ben cama zaten hayranım, bir de böyle sade çeşitleri olunca dayanamayıp alıyorum. Bunları Monev'in indiriminden almıştım. Çok memnunum !



Son olarak da çok klasik ve eski moda birşey ! Bir tarif defteri. Bu defteri İtalya'nın minik bir kasabasında, küçücük bir dükkanda bulmuştum. Çok hoş bir kadın, kurutulmuş çiçekleri pek çok değişik objeye yerleştirmişti. Tablolar, defterler, çerçeveler..Benim defterimin kapağında bu çiçeklerden var. İçinde ise güzel bir fihrist ile çeşitleri ayırabiliyorum. Bakü'ye gelince tüm anne tarifleri buraya işlendi. Ayrıca bloglardaki güzel tarifleri de vakit buldukça yazıyorum. Biraz eski moda ama hala çok güzel bence!


Geçen gün ev bir üretim merkezi gibi oldu. Bir yanda ekmek makinasında cevizli ekmek pişerken, diğer yanda Mert Bey'in yoğurtları mayalanıyordu. Başka bir tarafta, bir dolap kapağına aslımış kesik süt ise lor peyniri olmayı bekliyordu !! Süt-peynir-ekmek derken sıra neye gelecek bakalım diyor eşim! Ben de salça diyorum! Yaza salça yapmayan tembel-tenekedir!

Şimdi ben kimi sobelyeceğim?? Mesela Pasta Kulubesi, Samanyolu Aslı, Peçeten Notlar katılmışlar mıydı bu oyuna acaba? Katılmadılarsa, benden onlara sobe !!

Sevgiler !

Brownie'ye hayır demek NE MÜMKÜN?




Yine Kek Ye'ye gecikmiş bir kek tarifi oluyor bu!!


Ama bu brownie tarifini ikinci kez deniyorum ve özellikle de daha sıcakken, yanında vanilyalı dondurma ile yiyince sanki çikolata sufle yemiş kadar leziz oluyor! Böyle olması için de belirtilen vakitten bir 5 dakika önce alıyorum fırından..içi çok pişmemiş oluyor, böylece içinden çikolata fışkıran sufleye biraz daha yakınlaşıyor ve hatta ondan daha yoğun bir lezzeti oluyor.

Ama yine mesele içinde kullanılan malzemede! Bu sefer özellikle Lindt'in %85 kakaolu bitter çikolatasını kullandım ve tadı.....muh-te-şem oldu!


Üzerindeki ceviz krokanları ben yaptım derdim ama ayıp ederim !! Aslında hikayesi biraz komik! Buradaki çok güzel bir Tayland lokantasında, yemekten sonra ikram olarak gelen bu krokanlardan yeterince yiyemeyince, annem ve kayınvaldem ziyan olmalarına kıyamadılar!!!! Paket yaptırıp eve getirdik (tabii ki adamlar biraz şaşırdı bu ikramın paketlenmesine!)..

Ceviz krokan bence krokanların en güzeli! Tek başına bile nefis bir ikram..Ben kendim denemedim ama internette şöyle bir tarif buldum, denenebilir. Bir de Milliyet Internetten şöyle bir tarif var:

....."Teflon tavaya azıcık tereyağı dökülür. Tereyağı çıtırdamaya başlayınca tavaya bal ilave edin. Yağ ve bal karışımı fıkırdarken, tavaya kuru cevizleri atın. İstediğiniz kıvama gelinceye kadar çevirin. Cevizler biraz kavrulur. Üzerleri bal ile kaplanmış olur. Tavadan cevizleri çıkarıp, bir mermerin üzerine veya bir tepsiye, birbirinden ayrı gelecek şekilde dizerek soğumaya bırakın. İşte size ceviz krokan. Fındık veya badem ile de yapabilirsiniz. Sıcak cevizleri dökeceğiniz zemini hafif yağlarsanız, yapışmaz. Krokanları kapalı kavanozda saklayın. "

Gelelim Brownie'nin tarifine. Remix I (Lale Apa, Bedriye Medina) kitabından hazırladım ve bugüne kadar denedeğim pek çok brownie'den daha başarılı oldu.


Malzemeler:


  • 1.5 paket bitter çikolata (ben 200g, Lindt %85 Kakao kullandım)
  • 1 su bardağı tereyağ (ben 250g'lık bir paket kullandım)
  • 4 yumurta
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 tatlı kaşığı vanilya
  • 1 su bardağı elenmiş un
  • 1/2 çay kaşığı tuz
  • 1 1/2 su bardağı dövülmüş ceviz

Tarifi:


  1. Fırınınızı önceden 150 derecede ısıtın
  2. Çikolata ve tereyağını, orta ateşteki küçük bir kapta yavaş yavaş eritin
  3. Yumurtaları mikserle derin bir kapta iyice karıştırın
  4. İçine yavaş yavaş toz şekeri ekleyerek krema kıvamına geinceye kadar karıştırın
  5. Bu karışımın içine, vanilya, un, erittiğiniz çikolata karışımı, tuz ve cevizleri ekleyin
  6. Hepsini iyice karışıtırın ve bir fırın kabına koyun
  7. Önceden ısıtımış olduğunuz fırında üstü parlayıncaya kadar (yaklaşık 30dak ama içinin hafif yumuşak olmasını isterseniz 20-25dak) pişirin
  8. Fırından çıktıktan sonra, kabından almadan soğumasını bekleyin
  9. Keserken parçalanmamasına dikkat edin!
  10. Her bir parçanın üzerine birer ceviz krokan ile süsleyebilirsiniz

Afiyet olsun!!

Perşembe, Mart 29, 2007

Sağlık dolu ve çok leziz bir HAVUÇLU KEK


Havuçlu keke bayılırım ! Aklımda hep çok güzel hatırları var.
Özellikle de bebeğimiz ilk doğduğu zamanlarda, pazar sabahları eşim ya da ben Starbucks'dan latte ve havuçlu kek alır, eve gelir, oğlumuzu da aramıza alıp, gazetelerle uzuuun bir pazar keyfi yapardık.. Mert'in bol gaz sancılı, emzirmeli geçen uykusuz gecelerinden sonra benim kendim yapmam çok zordu ama geleni de o kadar zevkle yerdim ki, neredeyse havuçlu kekin emzirmeye iyi geldiğini düşünmeye başlamıştım !!!
Bugüne kadar bir sürü değişik tarif denedim ama bu sefer ki tarif bir başka ! Öncelikle hafif olması nedeniyle dikkatimi çekmişti ama lezzeti de o kadar güzel oldu ki, tüm tarifleri yendi !
Tam da Kek Ye aktivitesinin üzerine, herkes bolca keke doymuşken biraz geç oldu ama ! Neyse, blog camiası keklerle ilgili bilimum püf noktalarını öğrenmişken bu da arada kaynar artık!
Tariften önce almaktan çok mutlu olduğum bir kitaptan bahsedeyim. Arzu Aygen ve Ülfet Aygen'den "Beyaz Unsuz Şekersiz Hamur İşleri". Bu kitabı Bakü'ye postayla getirttim bir kaç başka kitapla beraber İdeefix'den. İlk hamileliğimde "hamilelik şekeri" gibi bir durum yaşamıştım ve doktorum şekeri ve beyaz unu yasaklamıştı! Zaten rejime meraklı biri olarak,
Montignac'ı da okuyup, iyice "glisemik indeks" takıntılı biri olmuştum!
Bu kitapta hem her türlü hamur işinin daha sağlıklı bir şekilde yapımı anlatılıyor, hem de bir yandan çok faydalı bilgiler ve püf noktaları anlatılıyor. Adından da anlaşıldığı üzere beyaz şeker yerine örneğin pekmezli tarifler, beyaz un yerine de böreğin bile tam buğday unlu tarifleri var.
Bu havuçlu kek de, tam buğday unu ile hazırlanıp, zeytinyağı ve pekmezle yapılıyor. İçine de bolca havuç ve ceviz koyuluyor, ben biraz da kuru üzüm ekledim. Sonuçta Mert'in de bayıla bayıla yediği, vitamin deposu ve çok sağlıklı olup aynı zamanda da tadından fedakarlık etmeyen bir kek !! Yani çocuklar için de ideal !
Bir de ilk kez ben de nihayet silikon kalıp denedim. Neden bugüne kadar beklediysem?? Hiç yağlamadan koyup, çıkınca sanki gıcır gıcır yağlanmış gibi kolaycacık çıkıp, parlaması çok şaşırttı beni ! Acemilik işte !
İşte tarifi :
Malzemeler :
  • 2 su bardağı tam buğday unu
  • 1 tatlı kaşığı karbonat, 1 tatlı kaşığı krem tartar (ben 2 kaşık karbonat kullandım)
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
  • yarımşar tatlı kaşığı toz karanfil ve muskat rendesi
  • yarım çay kaşığı deniz tuzu
  • 3 su bardağı (4-5 adetten) havuç rendesi
  • 1 su bardağı dövülmüş ceviz
  • 4 yumurta (0da sıcaklığında)
  • 1.5 çay bardağı zeytinyağ
  • 1 su bardağı pekmez

Tarifi :

  1. Kalıbınızı yağlayın ya da benim gibi silikon kalıbınız varsa sadece dolaptan çıkarın bir kenarda beklesin sizi
  2. Fırınınızı 160 derecede ısıtın
  3. Un, karbonat ve krem tartarı eleyerek bir kaba alın. Elekte kalan kepeği de unun içine ekleyin. Baharatı ve tuzunu da ilave edip hepsini iyice karıştırın
  4. Havuç rendesi ve cevizi ayrı kaba alın
  5. Başka bir kapta yumurtaları iyice kabarıncaya kadar yaklaşık 10dakika kadar çırpın.
  6. Yumurtaların üzerine zeytinyağ ve pekmezi ekleyip tekrar iyice karıştırın
  7. Bu karışıma önce unlu sonra da havuç-ceviz karışımlarını ekleyin. Tüm malzeme birbiri ile harmanlana kadar tahta kaşıkla karıştırın
  8. Hazırladığınız hamuru kek kalıbınıza aktarın, üzerini düzeltin
  9. Sıcak fırının alttan ikinci rafında yaklaşık 1 saat pişirin
  10. Piştikten sonra 10dakika kalıbın içinde dinlendirin, daha sonra tel ızgara üzerinde soğumaya bırakın

Ben bu keki biraz ılıkken yemeği çok seviyorum. Yanına güzel bir demlenmiş çay ya da sıcak, kahveli süt (İstanbul'da olsak bir latte!) de çook yakışır tabii !

Mert'e de nefis, besleyici bir öğleden sonra ara-öğünü oluyor.

Hepimize afiyet olsun!

Salı, Mart 27, 2007

TÜRK GECESİ : İŞTE KAYINVALDEMİN MEŞHUUUR KISIRI !


Türk Gecesi aktivitesine benim katkım da, hayatta en sevdiğim Türk mezesi/salatası olsun dedim !

BU BİR EFSANEDİR, DİKKAT !!!

Ben çocukluğumdan beri bir kısır hastasıyım! Kısırlar arasında da ciddi ayırım yapardım ama o kadar sevince her türlüsünü de yerdim!! Ta ki bu kısırla tanışana kadar !

Bu kısır gerçek bir efsanedir bizim ailede! Benim ne kadar çok sevdiğimi bildiğinden, kayınvaldem her fırsatta yapar sağolsun. Biz Bakü'ye gelince mecburen bu sırrı öğrendim!!!

Orjinali kadar olmasa da gerçekten her yiyenin hayran olduğu bir tarife sahip olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim!

Ancak burada işin en önemli sırlarından biri de kullandığımız malzemelerde. Aslında tüm yemeklerde elbette malzeme seçimi işin püf noktasıdır ama kısırı da kısır yapan, bulguru, salçası ve narekşisi olduğundan, bu üçünün kalitesi ve cinsi lezzetini inanılmaz değiştiriyor.

En başta bulguru. Bu kısırda bulgur olarak kayınvaldemin bize tanıştırdığı ve herdefasında bize bıkıp usanmadan aldığı esmer ince bulgur kullanılıyor. Ve herşeyi aynı tutun, sadece bulguru değiştirin, lezzeti cidden değişiyor ! Sanırım aktarlardan ya da Carrefour'dan bulabilirsiniz. Biz Bakü'ye torba torba üşenmeden-sıkılmadan taşıyoruz valla!!
İkinci özel ve önemli malzeme ise, her yıl sevgili Fatoş Yengemizin bize Adana'dan getirttiği gerçek ev yapımı leziz kırmızı biber salçası. O kadar lezzetli ve yemeklere öyle bir fark katıyor ki, onsuz ne yaparız diyerekten yine kutu kutu Bakü'ye taşıyoruz. Hatta ilk gelirken taşıma şirketindeki adamlara yalvardım, " Bakın biz Türküz, kendi salçamız olmadan bir hiçiz!!" diye duygu sömürüsü yaptım da, mobilyaların arasında epeyce gizlemiştik beraber!! Buradan Fatoş Yenge'ye de tekrar çok çok teşekkür ederiz, bizi bu doğal ve leziz salçalarla tanıştırdığı ve her yıl bize de getirttiği için. Buaralar kayınvaldemin stoğundan yiyoruz, ona da çok teşekkürler!
Nar ekşisi ise bize Bakü'nün armağanı! Buranın narları çok meşhur ve gerçekten mevsiminde çok güzel. Dolayısı ile nar ekişisi de çok güzel. Azeriler ızgara balığı bile nar ekşisi ile yiyorlar. Bizimkinden daha tatlı ve koyu kıvamlı ve leziz!
Bir de bu kısırda malzeme çok bol, sanırım bu da etkiliyor lezzeti.
Bulgur zaten benim aşık olduğum vazgeçilmezim ! Bulgurlu herşeyi severim-yerim ! "Bulgur ye" aktivitesi oldu mu acaba ? Olmadıysa nefis olurdu di mi??
Tamam, artık gevezeliği bırakıp tarife geçiyorum.
Malzemeler:
  • 3 çay bardağı ince esmer bulgur
  • 2 çay bardağı kaynar su
  • 2 orta boy soğan
  • 1'er demet nane, maydonoz, taze soğan
  • 3 çorba kaşığı nane
  • 2 tatlı kaşığı kırmızı biber
  • 1 tatlı kaşığı isot
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 1'er çorba kaşığı kırmızı biber ve domates salçası
  • 1 çorba kaşığı kimyon
  • 4 çorba kaşığı nar ekşisi
  • 1 limonun suyu
  • 6 çorba kaşığı zeytinyağ

Tarifi :

  1. Kuru soğanı incecik doğrayın
  2. Derin bir tencerede, bulgura soğanı ve domates ile biber salçalarını ekleyip, iyice karıştırın
  3. Kaynar suyu da ekleyip, yine iyice karıştırın ve kapağını kapatıp 20dakika kadar bekletin (eğer bulgur sert kalırsa su miktarını arttırabilirsiniz ama çok azar azar yapın)
  4. Bu sırada tüm yeşillikleri incecik kıyın
  5. 20dakikanın sonunda, önce tüm baharatları (nane, kimyon, kırmızı-kara-isot biberleri) ekleyin ve iyice karıştırın. Salça ve baharatlar heryere eşit bir şekilde dağılmalı
  6. Yeşillikleri ekleyin
  7. Zeytinyağ-limon-nar ekşisini ekleyin. Dilerseniz, önce benim verdiğim miktarlardan daha azını ekleyin. İyice karıştırın ve damak tadınıza göre biraz daha ekleyin. Ben kimyonunu ve ekşisini çok bol seviyorum, acısını ise orta.
İşte budur ! Koca bir tabağı bıkmadan yiyebilirim! Zaten dediğim gibi bulgur o kadar ilahi ve özel bir gıda ki yemekle de çok iyi ederim!
Kayınvaldeme bizimle bu sırrı paylaştığı için tekrar çok teşekkür ederim!
Geriye bir-iki tarif daha kaldı, onları da ele geçirdim mi, aile hazinesini tamamlayacağım :)
Afiyet olsun!

Pazartesi, Mart 26, 2007

Mısır ekmeği ve Muammara


Geçen sabah Mert uyandı ve saatime baktım, sabah sekize geliyor zannedip yataktan fırladım ! Meğer sabahın altıbuçuğuymuş daha ! Sabahın 7'sinde giyinmiş, kahvaltımız etmiş bir durumdaydık ve misafirlerle evin ahalisi henüz uykudaydı! Ben de tadına doyamadığım mısır ekmeğinden yapayım, kahvaltıya süpriz olsun dedim!

Değişik mısır ekmeği tarifleri var, bu sefer ki "Nerede, nasıl yiyelim" (Leyla Akçağlılar-Ebru İpekçi) kitabından. Daha sağlıklı tarifler de var tabii (örneğin Arzu Aygen ve Ülfet Aygen'in Beyaz Unsuz Şekersiz Hamur İşleri kitabında, tam buğday unu ve zeytinyağlı bir tarif var, en kısa zamanda onu da deneyeceğim) ve zaten bu biraz da tuzlu bir kek kıvamında oldu ama kahvaltıya gelenleri kokusu ve tadı mest etti diyebilirim!

Malzemeler:


  • 1 su bardağı mısır nişastası
  • 1 1/2 su bardağı un
  • 1 1/4 su bardağı sütle eritilmiş 4 çorba kaşığı tereyağ
  • 1 çorba kaşığı kabartma tozu
  • 1 çorba kaşığı şeker (ben koymadım!)
  • 2 adet çırpılmış yumurta
  • 1/2 bardak mısır tanesi (konserve)
  • 1 çimdik tuz, 1 çimdik kırmızı biber
  • Tarifinde yok ama ben bir avuç ince kıyılmış dereotu ve 1/4 bardak ezilmiş beyaz peynir ekledim
Tarifi :

  1. Fırını 180 derecede ısıtın
  2. Büyük bir kapta unu, kabartma tozunu, mısır nişastasını, şekeri, tuzu, kırmızı biberi karıştırın
  3. Tereyağını bir küçük tencereye koyun, sütü ekleyip karıştırarak eritin daha sonra biraz soğutun
  4. Çırpılmış yumurtayı hızla katıp karıştırın ve bu karışımı unlu karışıma ekleyin
  5. Beyaz peynir, dereotu ve mısırı da ekleyin
  6. Tarifinde dikdörtgen kek kalıbı diyor ama minik (muffin) kek kalıplarını yağlayıp karışımı döktüm
Kayınvaldem de meşhur muammarasını yaptı. Yine bir aile sırrıydı ama biz Bakü'ye gelince bu güzel tatlardan mahrum kalmayalım diye hepsini teker teker aldık maalesef !!

Malzemeler:
  • 3 dilim bayat beyaz ekmek
  • 250g rondoda ufaltılmış (ince kıyılmış) ya da havanda iyice dövülmüş ceviz
  • 1 tatlı kaşığı kırmızı biber salçası
  • 1 limonun suyu
  • 3 diş sarımsak
  • 3 çorba kaşığı zeytinyağı
  • karabiber-kimyon
  • üstünü süslemek için maydanoz

Tarifi :

1. Bayat ekmekleri suda ıslattıktan sonra suyunu sıkıyoruz, bir kaba koyuyoruz. Bizim evde beyaz ekmek hiç olmaz, bu yüzden yandaki ıslanmış ekmekler kepek ve tam buğday ekmeği karışımı oldu!!

2. Cevizi incecik kıydıktan sonra, üzerine ezilmiş sarımsakları ekliyoruz.

3. Ekmeklerle karıştırıp, biber salçası, zeytinyağı, limonun suyu ekleyip hepsini iyice karıştırın

4. En son karabiber, kırmızı biber ve kimyonu karıştırın

5. Kıvamı sulu bir püre kıvamında olmalı yani çok katı olmamalı. Baharatını, ekşisini ve yağını damak tadınıza göre arttırabilirsiniz.

Bu leziz mezeyi ister benim gibi tabakta, ister küçük kızarmış ekmeklerin üzerinde, ister oyulmuş domates ya da biberlerin içinde şık sunumlarla sofranıza koyabilirsiniz.

Ben aslında muammaraya beyaz peynir ve yeşil zeytin de çok yakıştırıyorum. Bir tabağa hepsinden oluşan bir sunum da yapabiliriz belki ama başka bir vakte artık!

Akşama abime yemek hazırlıyoruz ! Buara çok şanslıyım, tüm aile sırayla ziyarete geliyor Bakü'ye !! Bize de bu bahane ile bir sürü güzel yemekler yapmak düşüyor.

Yenilerini de yakında paylaşacağım..Afiyet olsun!

Çarşamba, Mart 21, 2007

İki yeni deneme: Sakızlı Kurabiye ve Patlıcanlı Pilav

Annem ve kayınvaldem buradayken bütün marifetlerini döktürüyorum!


Ben de onları bahane ederek denemek istediğim tarifleri deniyorum. Bunlardan bir tanesi de okuyup da hayalini uzun zamandır kurduğum sakızlı-lorlu kurabiyelerdi. Öncelikle loru yapmayı denemek istedim çünkü burada bazen peynir kıtlığına giriyoruz !


Yogurtland'deki tarifi uyguladık ama bizim sütümüzü (Pınar'ın 1lt'lik UHT sütü) 1 kaşık sirke kesmedi! 2 kaşık daha ekledim, yine kesmedi ! En sonunda 2 kaşık limon suyu ekleyince nihayet kesebildik! Kayınvademin yorumu da "istemezsin kesilir, istersin kesilmez bu süt !!" oldu ! Sonra Mert'tin bebekliğinden kalma tülbente koyup süzdürdük ve de en son tel süzgeçte beklettik 1 gece..sonuç nefis, tertemiz lor peyniri oldu!


Sonra da Sibel'in harika sakızlı kurabiyesini yaptık! Nasıl güzel bir koku yaydı pişerken anlatamam! Bir de lordan olsa gerek yumuşacık oldular. Ben tariftekinden daha fazla un koymak zorunda kaldım, bu yüzden şekeri biraz az kaldı. Bir de bir sonraki sefere biraz da tarçın eklemeyi düşünüyorum çünkü tarçın-sakız ikilisine bayılırım !

Gelelim bizimkilerin marifetlerine !

Kayınvaldemin Dulavrat çorbasını daha sonraya saklıyorum, nefis bir çorba tarifi !

Annemin ayva reçeli bir harika oldu, onun tarifini vermiştim. Sonra da anneme çok sevdiğim zeytinyağlı patlıcanlı pilav yaptırdım! Kış kış patlıcanın ne işi var diyeceksiniz ama işte hem hamile olup hem de annemi yanımda bulunca dayanamadım işte !! Aslında bana göre çok yağlı ama çok da lezzetli bu tarif işte aşağıda!
















Malzemeler:

  • 2 su bardağı pirinç
  • 1 su bardağı zeytinyağ
  • 2 adet patlıcan
  • 2 adet büyük domates
  • 2 çorba kaşığı (damak tadınıza göre) nane
  • 2 soğan
  • karabiber-tuz

Tarifi :

  1. Pirinci kaynar tuzlu suda 20 dakika kadar bekletin
  2. Patlıcanları alaca soyup küçük küçük doğrayın ve tuzlu suda 30 dakika bekletin, suyunu iyice sıkın
  3. 1 bardak zeytinyağında patlıcanları kızartıp, kağıt havlu üzerine çıkarın
  4. Aynı yağa soğanı minik minik doğrayıp ekleyin ve pembeleşene kadar kavurun
  5. Üzerine rendelenmiş domatesleri ekleyin, çevirin
  6. Suyunu süzdüğünüz pirinci ekleyin ve 10 dakika kadar kavurun
  7. En son tuz-karabiber ve naneyi ekleyin, 2 bardak kaynar su ekleyip önce harlı ateşte 2-3dakika pişirin, göz göz olunca patlıcanları ekleyip kısık ateşte demlenmeye bırakın
  8. Altını kapatıp dinlendirin ve 10dakika sonra karışıtırarak ister soğuk, ister ılık servis edin

Bu leziz pilavı aslında sıcak yaz günlerinde tek başına bile bir öğün olarak yiyebilirim, yanında güzel bir ayranla!

Şuanda kayınvaldem muammara yapıyor ve geçen gün de nefis kısırından yaptı. Hepsinin tarifini sırayla vereceğim ve de bütün aile sırlarımız ortaya çıkacak :)

Herkese afiyet olsun!

Salı, Mart 20, 2007

Bakü'lü Türk Anneler Grubu Buluştu !

Rana, Ceylan, Buket, Akbel, Elif, Ebru, Ceren, Elif Yalın, Esra, Hürriyet, Sibel

Nihayet Bakü'deki Türk Annelerinin çok az bir bölümü de olsak buluştuk ! Çok da iyi ettik çünkü biraraya gelmenin ne büyük bir keyif olduğunu bu sayede öğrendik.

Elebaşımız Elif Yalın, 4 yılı aşkın bir süredir Bakü'de ve yurtdışında yaşam konusunda çok tecrübeli. İkimizin ortak noktalarından biri olan yabancıların "playgroup"larında başlayan arkadaşlığımız esnasında hep neden Türkler olarak biraraya gelemediğimizi sorgulardık.

Buradaki İngiliz, Amerikalı ve İskoçlar bu konuda gerçekten başarılı. Gerek özel günlerinde gerek çocukları için oyun gruplarında, düzenli ve oldukça kalabalık bir şekilde toplanıyorlar. Emaillerde mutlaka birileri bu grupları organize ediyor ve herkes de destek oluyor.




Neyse, nihayet Elif'in canına tak etti ! Ve bizi önce Yahoo'da gruplaştırdı. Önceleri sayımız 5 filandı, en son 15 olduk. Aslında burada en az 5000 Türk olduğu söyleniyor, dolayısı ile 15 çok az bir rakkam ama olsun buna da şükür !




Buluşma mekanı tabii ki buradaki bir Türk lokantası oldu, Sultan Kebapçısı ! Kebapları mideye indirirken, sohbetimiz daha da koyulaştı !



Hanımlar biraraya gelince önce tabii bolca çocuklar ve mutfaktan sohbet açıldı. Ortak dertler, sıkıntılar paylaşıldı, kah efkarlanıldı, kah gülündü!


Mutfak konusunda tabii herkes, peyniri, eti, sebzeyi nereden aldığını paylaştı. Ya da çok kıymetli olan Türk balığını nasıl nereden bulabileceğimiz konuşuldu !!


Bunlar Türkiye'den uzakta olanlar için altın değerinde bilgiler !

Bazen örneğin Türk peyniri bulunamıyor, o zaman grubun yazışmalarında birden bir artış oluyor ! Herkes birbirine en son nereden aldığının bilgisini veriyor !


Umarım bundan sonra daha sık biraraya geliriz. O akşam sohbet gerçekten çok güzeldi, kendimizi bir akşamlığına hiç de uzakta hissetmedik ve pek çok konuda da yalnız olmadığımızı gördük.

Yurtdışında yaşayan diğer Türkler olarak benzeri girişimleri varsa ve bize de anlatacakları güzel aktiviteleri varsa mutlaka yorumlarını bekleriz.

Bakü'deki Türk'ler olarak da umarım pek çok güzel faaliyetin içinde bulunabilir, tipik Türk "organize olamama" hastalığımızı yeneriz :)

Herkese sevgi ve selamlar..

Pazartesi, Mart 19, 2007

Biz pazar kahvaltısı :AYVA REÇELİ, SOSLU SUCUK, ÇAVDAR EKMEĞİ


İstanbul'dan gelen misafirlerimize pazar sabahı, benim de çok özlediğim klasik bir "pazar kahvaltısı" hazırladık. Menü biraz sade sayılabilir :
  • Peynir-zeytin-kayısı-ceviz tabağı
  • Soslu sucuk
  • Peynirli-otlu omlet
  • Karışık börek
  • Ev yapımı ayva ve kuşburnu reçeli
  • Ev yapımı zeytinli-kurutulmuş domatesli ekmek
  • Domates-salatalık (zeytinyağ-limonlu, kekik, nane, maydonozlu)
  • Bal-zeytin ezmesi-krem peynir
Tabii en güzeli mis kokuları yayan ekmeğimizdi. Bu sefer sıfırdan değil de, Söke Un'un Çavdar ekmeği karışımından yola çıkarak bir ekmek yaptım. Karışımın tarifindeki su yerine süt koydum ve ona da 2 kaşık zeytin ezmesi ekledim. Birinci alarmdan sonra da, kekik, kırmızı pul biber, küçük doğranmış kurutulmuş domates ve siyah zeytin ekledim.

Bu tarifi sıfırdan yapmak isterseniz, Hatice'nin kurutulmuş domatesli tarifi de çok güzel.


Sucuk ise biliyorum çok sağlıklı değil ama işte pazar deyince de aklıma hep sucuk-pastırma geliyor (halbuki çocukken böyle bir alışkanlığımız filan da yoktu ama!). Üstelik bu sefer zeytinyağına yaptığımdan, nispeten hafif oldu !! Sosu ise şöyle, zeytinyağına 1 tatlı kaşığı biber salçası koyun, çevirin. Sonra sucuk miktarınıza göre, içinde biraz sulu pişecek bir şekilde biraz domates suyu ve 1 tatlı kaşığı da ketçap ekleyin. Sucuğu da ekleyip üzerine kekik ve isteğe bağlı olarak kırmızı pul biber ekleyin. Burada püf noktası sucuğu kurutmadan ama yumuşacık pişirebilmek. Suyunu da biraz bol tutmak lazım ki, sonra suyuna puf puf ekmekleri banabilin!!

Gelelim Ayva reçeline... Annemin tarifine göre, 1 kilo ayvayayı rendeledik üzerine yaklaşık 1kilo şeker ekledik. Tencereye koyduk ve ayvayı ayıklarken ayırdığımız çekirdeklerini ve biraz da kabuğunu ekledik. Orta ateşte pişirirken, üzerinde oluşan şekerlenmeyi delikli bir kepçe ile topladık. Ateşten inmeye yakın (yani reçel kıvamına gelmeye başlayınca), 10-15 adet karanfil ekledik. En son olarak da 1 limonun suyunu ekleyip, karıştırıp, hemen altını kapattık.
Peynirli-otlu omlet ise tabii ki çok kolay ! Bir kapta yumurtaları, beyaz peynir, kaşar peynir rendesini, maydonoz-dereotunu, tuz-karabiber-kırmızı biberi ve kıvamını biraz sulandıracak kadar sütü ekliyorsunuz. Sonra ister yağlı ister yazğsız tavaya döküp pişiriyorsunuz. Dilerseniz bu karışıma sucuk-sosis-mantar da ekleyebilirsiniz (bu malzemeleri omletten önce biraz pişirmeniz gerekir).
En son tavşan kanı rengindeki çayları da fincanlara koydunuz mu...tamam şimdi sofra hazır, herkesi buyur edebilirsiniz !
Afiyet olsun, sizin sofralarınız daha da zengin olsun !

Perşembe, Mart 15, 2007

Ağır Misafirler !


Nihayet beklenen ağır misafirler geldi Bakü'ye !!

Annem ve kayınvaldem için biz de 2 gündür hazırlıkları yapıyorduk! Daha önce yazdığım sofralardan birini kurduk.

Sofranın tacı da pastamız oldu..!

İçi aynı tavşanlı pasta gibi sadece üzeri farklı bir kaplama oldu. Akşam Menüsünden Nükhet'in kızı Defne için yaptığı pastadan esinlenerek, dünürlere bahar pastası yaptım! Haftaya burada Nevruz, yani Bahar bayramı var, biz biraz erken kutlamış olduk!!



Sofra akşam sofrası olduğundan resimler pek güzel olmadı !


Menümüz yine klasiklerle doluydu:


Şu Havuç görünümlü patates püresi (Zuhal Yalçın'dan) çok şeker bir espri oldu ! Bendeki resimleri güzel değil ama Akşam Menüsü ya da Zuhal'dan bakabilir, tarifini alabilirsiniz. Annemlere, " Bakü'nün havucu meşhur, size havuç haşlama yaptık" dedim. Onlar da kibarlıklarından, " Aaa ne enterasan, Allah-allah" yaptılar ama içlerinden "Ceylan bize havuç mu haşlamış?" diye sormuşlar, garipsemiler tabii ! Sonra ağızlarına bir lokma alıp da yiyince ben artık daha fazla dayanamadan gülmeye başladım, yüzlerindeki ifade çok tatlıydı !

Merak edenler için, Levengi - içi Azeri -dışı enternasyonel tavuğun Azeri kısmı burada Lenkeran bölgesinden bir tarif. Azeriler bu güzel tarif için, soğanı kavuruyorlar (tabii ki tereyağında), içine goz (ceviz) ve mevsimine göre nar ve nar ekşisi ekliyorlar. Daha sonra malzeme dışarı çıkmasın diye dikiyorlar (biz kürdanlarla tutturduk). Üzerine de sulandırılmış domates salçası ve isteğe göre sarımsak sürüyorlar. Sonra da fırında pişiriyorlar. Aynı tarifi balık için de uyguluyorlar.

Biz ise hem Remix hem de Jamie Oliver tariflerinden bakarak, dışına kekik-biberiye-zeytinyağ-tuz-kararbiber-sarımsak-limon sürdük (aslında tavuğa ciddi bir masaj yaptık!!) ve derisinin altına ve içine de bu malzemeden koyduk. Ayrıca küçük doğranmış mantarları da tavukla beraber, içini hafif unladığımız fırın torbasına koyduk. 200 derecede yaklaşık 1.5 saat pişirdik.

Nefisss bir tavuk yemeği oldu ! Yine resim çok hızlıca ve biraz karanlıkta çekildi, kusura bakmayın!


Börekler de daha önce İstanbul'dan kayınvaldemin yolladığı yufkalarla yaptığımız muhtelif karışık börekler. Dipfrizden çıkarıp bir kaç saat beklettik ve çok nefis yedik! Tariflerini benim blogda bulabilirsiniz.


Yemeğin üzerine de "hoşgeldiniz, baharı getirdiniz pastası" pek güzel gitti ! Onun için de çikolatalıpasta yahoo grubundaki arkadaşların pastalarına uzun uzun baktım ! Hepsi birbirinden güzel pastalar ve bloglardan cidden çok faydalanıyorum!

Haftaya 20-21 Mart burada Nevruz bayramı, aynen bizim bayramlar gibi ciddi kutlamalar var ve resmi tatil. İzlenimlerimizi ayrıca aktaracağız!

Şimdilik hoşçakalın !

Salı, Mart 13, 2007

İyi ki doğdun Joshua ve Ryan vee yeni pasta Maceraları!

Bu Cumartesi 2 kardeşin, Joshua ve Ryan'ın doğumgünü partisi vardı. Anneleri Ceren, anneanneleri Türkan ve babaları Steven, günler öncesinden hazırlıklara başladılar ! Tema olarak "hayvanlar" seçildi ve bu temaya uygun olarak da Ceylan'a pasta ve muffin siparişleri verildi !



Daha önce de yazmıştım, burada tavşanlı bir kalıp buldum diye. İşte o kalıpla yaptığım bir-iki provadan sonra nihayet büyük gün geldi ! Ne zamandır bahsettiğim Emel Başdoğan'ın kitabındaki pasta tarifini artık gururla verebilirim, zira gerçekten nefis bir pasta oldu!


Joshua ve Ryan, pastayı kesmeden az önce !



Çikolatalı kekli-Muzlu kremalı tavşan pasta (Emel Başdoğan'ın kitabından):

Malzemeler:
  • Pastanın keki için:
  • 450g (2 su bardağı) toz şeker
  • 250g tereyağ (oda ısısında iyice yumuşamış)
  • 8 adet yumurta
  • 600g (4 su bardağı) un
  • 100g kakao (2/3 su bardağı)
  • 20g (2 küçük poşet) kabartma tozu
  • 20g (2 poşet) vanilya
  • 500ml (2 su bardağı) süt
  • 1yk portakal kabuğu rendesi

Kekin üzerine dökmek için: 2sb (su bardağı) toz şeker, 2 sb süt

Üzerini sıvamak için : 500g çok soğuk krema (ben 10dak buzlukta tuttum)

Vanilyalı muzlu muhallebi:

  • 250g (1sb) toz şeker
  • 25g (3 yk) un
  • 50g (6 yk) nişasta (ben buğday kullandım)
  • 1 tutam tuz
  • 1lt süt
  • 3 yumurta
  • vanilya (1 çay kaşığı vanilya ÖZÜ kullandım)
  • 15 adet muz (diyor tarif ama ben 12 adet büyük kullandım, yetti)

Şeker Hamuru için, pastacının tarifini aynen uyguladım, süper sonuç ! Malzemeleri ve yapılışını oradan direk almanızı tavsiye ederim. Özetle, pudra şekeri, glikoz, toz jelatin ve gliserin gerekiyor. İsterseniz hazır şeker hamuru da alabilirisiniz. Ya da bu pastayı, aşağıdaki ayıcıklı pasta gibi icing ile (tereyağ-pudra şekeri-kakao) de süsleyebilirsiniz.


Pasta keki (ben 1 gece önceden pişirdim):

  1. Fırınınızı 180 dereceye ısıtın
  2. Toz şeker ve tereyağını el mikseriyle krema kıvamına gelene kadar çırpın (Braun'un kendi kabında çırpan mikseri süper, koyuyorsun malzemeleri, o zavallım kendi kendine çırpıp duruyor ! Siz de bu arada diğer işleri yapabiliyorsunuz!)
  3. Yumurtaları birer birer (her bir yumurta iyice karıştıktan sonra diğerini ekleyerek) katın.
  4. Başka bir kapta (ki ben o kabı hep elektronik tartımın üzerine koyar, malzemeleri teker teker eklerim, böylece aynı zamanda tartmış da olursunuz), un, kakao, kabartma tozu ve vanilyayı eleyerek koyun ve karıştırın.
  5. Unlu karışımı yumurtalı karışıma ekleyin
  6. Süt ve portakal kabuğu rendesini de ekleyip, hamını (azerice hepsini demek de!!) el mikseri ile karıştırın
  7. Kalıbınıza dökün. Ben tavşanlı kalıba bu malzemeyi 2 kere de pişirdim ! Siz 2 yuvarlak kalıba koyabilirsiniz. Eğer küçük bir pasta yapmak isterseniz, bu ölçülerin sadece yarısını kullanarak da yapabilirsiniz.
  8. 45 dakika pişirin, soğutun
  9. 2 sb sütü ılıtın, içine 2sb toz şekeri ekleyerek soğutun.
  10. Soğuyan kekleri kalıplardan çıakrıp, ortadan ikiye bölün (büyük bir bıçakla yatay olarak). Böylece 4 katınız olacak. Tekrar kalıpların içine koyun. Şekerli sütü eşit olarak iki kekin üzerine dökün, çekmesini bekleyin.

Vanilyalı Muzlu Muhallebi (bunu da bir gece önceden yaptım):

  1. Toz şeker, tuz, un, nişastayı boş bir tencereye koyup karıştırın
  2. Yedirerek sütü ekleyin
  3. Yumurtaları da ekleyip, kuvvetli ateşte sürekli karışıtırarak muhallebi gibi pişirin
  4. Kaynamaya başlar başlamaz ateşten alın, vanilyayı ekleyip soğumaya bırakın
  5. Oda ısısı kıvamına gelince, küp küp doğranmış muzları ekleyin, karıştırın
Not: Bu o kadar lezzetli bir muhallebi oldu ki, artanı da tabaklara koydum, Mert'e akşamları verdim, biraz tazrçın da serptim, nefis oldu !

Pastayı oluşturma !
  • Sütle ıslanmış keklerden birini düze bir tabağa alın. Üzerine vanilyalı muzlu muhallebinin üçte birini yayın
  • İkinci keki de üzerine hafifçe bastırarak koyun ve yine üzerine muhallebiyi sürün
  • Üçüncü keki de aynen yerleştirin
  • En son kat keki de koyun ( kapak gibi en üste -muhallebi koymayacaksınız artık)
  • Soğuk kremayı buzdolabından çıkarın, el mikseri ile sertleşinceye kadar çırpın
  • Pastayı bu krema ile her tarafını iyice kaplayın (üstünü ve yanlarını) ve pastayı hemen buzdolabına kaldırın

Pastayı Kaplama:

  • Şeker hamuru ile kaplayacaksanız, şeker hamurunu yoğurarak yumuşatın, pudra şekeri serptiğiniz tezgahta yarım santim kalınlığında açın ve merdane ya da elleriniz yardımı ile pastanın üzerini kaplayın (bu detay için tavsiyem Pastacının blogunda değişik pasta kaplamalarına bakın, ben bu aşamaları fotoğraflayamadım).
  • Üzerini dilediğiniz şekilde süsleyin. Ben tavşanın gözlerini şekerlemelerden yaptım örneğin.



Ayıcıklı pasta (Emel Başdoğan'ın kitabından uyarlama):


Malzemeler:
Keki
(bu tarif Party Cakes for Kids kitabından çünkü Emel'in kitabındaki sade pandispanya tarifi 2 denememde de başarısız -çok sert- oldu !)
  • 150g yumuşamış tereyağ
  • 115g (1/2 cup) şeker
  • 2 yumurta, çırpılmış
  • 1.5 kaşık vanilya özü
  • 185g (1 1/2 cup) un
  • 1 poşet kabartma tozu
  • 80ml süt (1/3 cup)
  • 1 yk kaşığı portakal kabuğu rendesi
Kayısı Püresi (1 gece önceden):
  • 500g kuru kayısı
  • 3 sb su
  • 2 sb toz şeker
  • 100g dövülmüş ceviz ya da (tereyağında kavrulmuş) badem (orjinal tarifli bademli ama ben cevizle yaptım)
Beyaz Çikolatalı Krema (1 gece önceden):
  • 500g beyaz çikolata
  • 400g krema
  • 100g tereyağ
  • (Not: Emel Hanım kitabında bu malzemelerin listesini unutmuş, ben de başka bir kitaptan ölçülerini buldum!)
Çikolatalı Icing :
  • 250g tereyağ
  • 500g pudra şekeri (mutlaka elenmiş)
  • 4 yemek kaşığı su + 4 yemek kaşığı kakao (kakao yoğunluğu arzunuza göre bu karışımın miktarını aynı oranlarda arttırabilirsiniz, yani mesela daha yoğun çikolata tadı isteyen 6 yk suya, 6yk kakao ekleyerek kullanabilir)
Tarifi :
Pandispanya :
  1. Fırını 180dereceye ayarlayın, 20cm'lik bir kek kalıbını yağlayın ya da yağlı kağıt serin (ben ayıcıklı kalıbı yağladım)
  2. Tereyağ ve şekeri krema kıvamına gelene kadar mikserleyin
  3. Yumurtaları birer birer (her bir yumurta iyice karıştıktan sonra diğerini ekleyerek) katın
  4. Vanilyayı ekleyerek karışıtırın
  5. Metal bir kaşıkla karıştırarak elediğiniz unu, kabartma tozunu, sütü ve portakal kabuğu rendesini ekleyin.
  6. Kalıbınıza dökün, üzerini düzleştirin
  7. 45 dakika kadar, ya da ortasına bir kürdan batırdığınızda temiz çıkana kadar pişirin
  8. Tel bir ızgaranın üzerinde soğutmadan önce 5 dakika kadar kalbında bekletin
  9. Keki ister 2'ye isterseniz 4'e yatay olarak keserek ayırın (sabrınıza ve kalınlık isteğinize göre, eğer çok kalın bir pasta yapmak isterseniz, yukardaki miktarların iki katı ile kek yapmanızı tavsiye ederim)
Beyaz Çikolatalı Krema:
  1. Tereyağını bir tencerede eritin
  2. Kremayı ekleyip, kısık ateşte kaynayana kadar ısıtın
  3. Ateşten alıp, çikolatayı küçük küçük parçalar halinde ekleyin, iyice karıştırın, soğumaya bırakın
  4. 1 gece buzdolabında sıkıca kapattığınız bir kapta saklayın ki biraz sertleşsin

Kayısı Püresi (1 gece önceden):

  1. Kayısıları iyice yıkayıp süzün. 3 sb su ile bir gece önceden ıslatın
  2. Sabah gerekirse çok az su ekleyip, kapağı kapalı bir şekilde yumuşayıncaya kadar kaynatın
  3. Toz şekeri ekleyin ve şeker eriyene kadar biraz daha kaynatın
  4. El blendırı ile püre haline getirin (yoğun bir kıvamı olmalı, dolayısı ile suyu fazla gelirse suyunu dökün-ya da benim gibi dökmeyin için!!!)
  5. Mutlaka iyice soğutun (buzdolabında)

Pastayı oluşturma !

  1. Keklerin bir tanesini servis tabağınıza koyun. Eğer keki 4'e böldüyseniz:
  2. Çikolatalı kremanın üçte birini pastanın üzerini kaplamak için saklayın
  3. Üzerine önce kayısı püresinin ve sonra da kalan çikolatalı kremanın 1/3'ünü sürün.
  4. Üzerine badem ya da ceviz serpiştirin
  5. İkinci kek katını koyarak yine kayısı püresi, çikolatalı krema ve ceviz ekleyin.
  6. Bu şekilde 4 katı da tamamlayın.
  7. En üste sadece ayırdığınız çikolatalı kremayı sürün ve bütün pastayı bu krema ile kaplayıp buzdolabında sertleşmesi için bekletin (en az 1 saat)

Pastayı Kaplama:

  1. Çikolatalı icing için, tereyağını oda sıcaklığında iyice yumuşatın
  2. Kakao ve suyu bir küçük kapta kaşıkla iyice karıştırın
  3. Bir kapta tereyağını, pudra şekerini ve kakaolu karışımı el mikseri ile karıştırın
  4. Kıvamı kremamsı olup, sürülebilir kıvama gelene kadar çırpın. Gerekirse biraz daha su+kakao karışımı yada süt ekleyerek kıvamı ile oynayabilirisiniz. Çok da yumuşak olmamalı, pastanın üstüne sürülebilir sertlikte olmalı
  5. Buzdolabında soğuttuğunuz pastanın üzerine bu icingi bir bıçak ya da metal spatula yardımı ile sürün ve üzerini dilediğiniz gibi süsleyin
  6. Örneğin hindistan cevizi, beyaz çikolata rendeleri, ceviz, şekerlemeler, şeker hamuru ile yapılmış şekiller....

Muffinler:

Burada bir kolaylık yaptım ! Keki 2 ölçü yapıp, aynı hamuru muffinler için kullandım! Üzerinin kreması için de yukardaki çikolatalı icing gibi 250g tereyağına, yarım kilo elenmiş pudra şekeri, 4 yemek kaşığı süt ekleyerek mikserledim. Bu karışımı 3 parçaya ayırdım ve her birine ayrı ayrı gıda boyaları ekledim. Daha sonra üzerini ailecek süsledik!!!

Gerçekten bu sefer eşim ve Lale de benimle bu oyuna katıldı ! Zira sabahın 6'sında kalkıp hazırlanmaya başaldık ama yetişmeme durumları çıkınca imdadıma yetiştiler !!


Buarada beni işten tanıyanlar bilir, tam bir aksiyon planı canavarıyımdır !! Özel hayatımda da, evlenirken de, bebek beklerken de hazırlıklarımı hep bu basit excel sheet'lerle yapardım!! Hastalık diyelim :) Geçen hafta 3 ayrı pasta ve muffin yapınca, mecburen ben de işleri plana döktüm. Alışveriş için çok faydalı oldu doğrusu !! Aşağıda bir bölümünü görüyorsunuz, ben her pasta için bu listeyi hazırladım ve böylece malzeme listemi hemen alışveriş listesine çevirdim.




2 günlük hazırlık, 2 ayrı provadan sonra, doğumgününde çocukların şu bakışlarını görmek gerçekten herşeye değerdi !!!

Ceren de bir sürü güzel salatalar ve çocukların seveceği mamalar hazırlamıştı zaten ve onca şamata yapan çocuklara rağmen sabrını hiç kaybetmeyen süper bir ev sahibiydi!

Ah diyorum, şu işlere hamile olmadan sarsaydım keşke, çünkü her pastadan sonra belimin ağrısından duramıyorum! Belim izin verse daha neler neler yapacağım ben!!!

Şimdi de yarın gelecek ağır misafirlerimiz için sarma-kısır-dolma, vs gibi yemeklere gireceğiz ! Belim izin verirse bir pasta da onlara yapmak istiyorum bakalım!

Hadi belcağızım, az kaldı, sabret !!!

Pazar, Mart 11, 2007

Bakü'de hareketli günler !

Geçtiğimiz hafta Bakü'de çok sosyal ve de çok renkli oldu !!

8 Mart Dünya kadınları günü ile başlayan telaş, haftasonu yemeklere, konserlere ve doğumgünlerine taşındı! Burada küçük bir topluluk olarak yaşandığından, bir miniğin doğumgünü ya da birinin veda partisi olduğunda, pek çok insan aynı anda telaşta oluyor !!

8 Mart Dünya kadınlar günü eski Sovyet ülkelerinde başka bir coşkuyla kutlanıyor. Bizdeki Anneler Günü, hatta ötesinde bir bayram havası var. Öncelikle işyerleri tatil oluyor ve kadın-erkek bu günden faydalanıyorlar !! Sonra törenler, kutlamalar yapıyorlar. Hanımlara çiçek hediye etmek de günün geleneğinden. Heryerde, herkes bayanlara "Bayramanız Mübarek" diyor ! Taksi şöföründen, bakkala, otoparkçıdan, garsona, sizi gören herkes bunu bıkmadan tekrar ediyor ! Çok hoşuma gitti aslında ! Yani iş ticarete de dökülmüş elbet ama sadece şu güzel kutlama bile kulağa hoş geliyor !
Biz de Bakü'deki arkadaşlarımızla kendimize bir Kadınlar Günü sofrası yaptık !
Daha doğrusu, Suna nefis bir sofra hazırladı, Ceren ve ben de keyfini çıkardık ! Menümüz az ve özdü ! Ama çiğbörek ve mantı zaten hayatta en sevdiğim yemeklerden olduğundan, bir de üzerine mercimekli köfte olunca, zaten midelerimiz de bizimle beraber bayram etti !
Suna, sofrasına kaç kişi gelirse gelsin, mutlaka gül yapraklarını ve değişik yerlere serpiştirdiği mumlarını eksik etmiyor. Domates-salatalık bile reyhan yaprakları ile süsleniyor, turşular resim gibi sergileniyor ! İşte sofra zevki budur ! Işık yeterli olmadığından sizinle detaylı paylaşamıyorum ama bana güvenin, cidden nefis bir sofraydı!
Hamarat Suna bizi bir güzel doyurdu, ben de Mert'in yardımları ile (yukardaki resimde gördüğünüz üzere o kadar yardımcıydı ki, en sonunda bir tas pudra şekerini kafasından aşağı döküverdi!) yaptığım pastayı getirmiştim! Pasta yine Emel Başdoğan'ın kitabından bir uyarlama! İçi kayısı püresi ve beyaz çikolata-krema karışımı (nefis bir kombinasyon mutlaka deneyin, tarifini ayrıca vereceğim!), dışı ise çikolatalı icing ve kakaolu !

Suna'nın mantısı bir klasik olmakla beraber, eşinin Trabzon
tarafından gelen, üzerine hamur kıtırı katma alışkanlığı, mantıya başka lezzet katmıştı. Mantıdan artan hamurları küçük küçük doğrayıp kızgın yağda kızartıyor, en son ekliyorsunuz ve yumuşacık mantıların üzerinde çıtır çıtır yiyorsunuz!

Mantı hamuru çok gelirse, siz de Suna gibi, bir de yanına çiğ börek yaparsınız !
Çiğ börek bana hep Marmaris'teki salaş çiğbörekçilerde, yanında ayranla, o sıcak günlerde, bayıla bayıla yediğimiz o güzel lezzetleri hatırlatır ! Artık Marmaris'te öyle anne-kızın işlettiği, salaş mantıcı-çiğ börekçi bulmak çok zor ! Ancak Marmaris dışında, koylara giderken, Datça yolunda filan belki bulabilirsiniz.
8 Mart ziyafetinden sonra haftasonu, "Bakü'lü Türk Anneler Grubu" yemeği, bir doğumgünü ve bir de konser yaşadık. Bunları ayrı ayrı anlatmam gerekecek, bir sonraki posta artık!
Bu hafta da ağır misafirler var ! Annem ve kayınvaldem Bakü'ye geliyor, çok heyecanlıyız ! Yapacağımız yemekleri ve Bakü gezilerini sizinle de paylaşacağım.
İyi haftalar !