Salı, Ekim 23, 2007

Minik Eller Mutfakta : İMDAAAAAT !



Ben bu etkinliği dört gözle bekleyip, tarihe dört gözle bakmamışım!! 30 ekim zannedip geciktim iyi mi!!!



Halbuki anlatacak 3 farklı hikayem vardı !


Birincisi evdeki miniğimle yaptığımız Akdeniz Pizzamız!


Küçük şef Mert'le Pazar günü güzel bir pizza yaptık ama fotoğraf çekmeyi unuttum ve zaten yemeğe o kadar geç kaldık ki, bir telaş geçiverdi o anlar ! Pizzamın kötü bir resmi yanda gördüğünüz gibi, son kalan dilimin gece karanlığında alel-acele çekilmiş hali !!



Bu da Mertoşun hamura bulanmış elleri (itiraf ediyorum bu da eski bir resimden alınma!)



Pizzamızı, ekmek hamuru hazırlayıp (önce o hamurdan nefis sıkmalar yapıp) üzerine de bayıldığım "Akdeniz Pizza" malzemeleri ile donattık. Üzerine biraz su ile karıştırdığımız bibersalçası ve domates salçası ile kekik sürdük. Bu safhada Mert gerçekten bir minik şef gibiydi, büyük bir ciddiyetle serpiştirdi kekiği! Üzerine kaşar rendesi ve onun üstüne de sıkmadan kalan kavrulmuş soğana kattığım maydonoz beyaz peynirini ekledik. Biraz zeytin, bolca domates ekledikten sonra, karabiber, kırmızı biber serpip, üzerine yine kaşar rendesi rendelik.

Hımmm harika oldu ! Pizzayı sevmeyen var mıdır diye düşünüyorum!!


İkinci hikayemiz ise Bakü'de geçen yıl yaptığımız "Kurabiye Grubu" oldu! Nefis kurabiyelerin üzerini çok eğlenceli bir şekilde süslemiştik. Bu yazıda da anlatmıştım, bloguma ilk başladığım günlerde. Umarım siz de fikri beğenirsiniz.



Gelelim bu etkinlikle aynı vakite denk gelen güzel bir tesadüfe, üçüncü hikayemize !


Mert burada, Bakü Uluslararası Okuluna gidiyor (TISA) ve orada bugün bir sürü değişik milletten, 3-4 yaşlarında çocuklarla beraber bugün bir başka kurabiye süsleme günü yaptık! Bu sefer ki tarif için bir sürü güzel kitabımı araştırdım ama hepsinde bir buzdolabında bekletme süresi olduğundan bizim aktivitemizin akışına uymayacaktı. Bu yüzden Müge'nin tarifini biraz değiştirerek uyguladım.



Sabah ilk iş malzemelerimi alıp okula gittim ve okulun mutfağını kendi mutfağıma çeviriverdim. Bir gece önce yaptığım kakaolu deneme hamurumu da iyi ki yanıma almışım çünkü çocuklardan öyle bir rağbet oldu ki, 2 hamur ancak yetişti.


Ortaya bu sefer sadece renkli yıldızlar, çikolata damlacıkları ve kuru üzüm koydum. Bir kaç değişik de kalıp.


Ve 6'şarlı gruplardan yaklaşık 5 gruba birden tek başıma bu işe girişince, öğretmenlerin tek tek ellerinden öpmek istedim!!! Yuva öğretmeni olmak ne kadar, ama ne kadar zor bir iş bu sabah anladım! Hamuru burnuna tıkayanlar, koklayacam diye burnunu sokanlar, süsleme malzemelerini avuçla yemek isteyenler, "bana da bana da" diye benim burnuma tabağını bıkmadan sokanlar, hamuru minik minik parçalayıp kalıba sıkıştırmaya çalışanlar, hamuru çiğ çiğ yemeğe çalışanlar, bağıranlar, çağıranlar, İMDAAAAAAAT KURTARIN BENİİİİİ!!!!






....demedim tabii, gülümseyip işime devam ettim! En sonunda korkunç bir baş ve bel ağrısı ile işimi bitirdim! Aynı anda etrafı nefiiisss tereyağlı kakaolu kurabiye kokusu doldurdu (teşekkürler Müge'cim). Öğretmen ve çocukların bu işte çok zevk almaları ve mutlu olmaları gerçekten de yorgunluğumu unutturdu bana! Enerji doldum yine. Sanırım öğretmenler de böyle enerji alıyorlar bu işten!


Daha güzel el resimleri olsun isterdim ama o hengamede ancak bunu çekebildim. Bunu bile çekerken " neden neden???" diye soran soran son gruba derdimi anlatmaya çalışıyordum.



Haftaya daha organize bir şekilde yapacağız yine bu işi, tekrar resim çekip yenilemeye çalışacağım, bana şans dileyin, parçalanmadan döneyim evime !


Son olarak bu güzel aktiviteye ev sahipliği yapan Selen'e tebrikler ve teşekkürler !

10 yorum:

Esra :) - kadincablog.blogspot.com dedi ki...

çocuklarla mutfakta vakit geçirmek çok zevkli olsa gerek :)

Selen dedi ki...

Maceranıza bayıldım Ceylancım,
Çocukların sayısı fazla olunca minik eller minik canavarlara dönüşüyor sanırım :))
Sevgiler

KelebekNehir dedi ki...

Kızım 15 aylık ama mutfağa şimdiden çok meraklı :)) Beraber bir şeyler yapacağımız günleri iple çekiyorum çok keyifli olsa gerek. Kızım şuanda da mutfağa girmek için ısrarlı ama beraber bir şey yapmamız imkansız çünkü o mutfağı keşfederken benim tek yapa bildiğim "attı" diyerek yere attığı yemekleri ve malzemeleri toplamak.
Bu arada Ceylan çok marifetlisin bende bloguma birkaç yemek tarifi koysam mı diye düşündüm ama pek haddime düşmez herhalde :) ancak pratik tembel işi tarifler verebilirim.

Müge Hüner dedi ki...

Ceylancım;
Bir yerde yaşananlar dakika dakika bu kadar sıcak ve hoş anlatılabilir, yazını hep gülerek okudum hatta bir ara ekrana iyice yapıştığımı farkedip kendime de güldüm, sanki iyice yaklaşınca ekranın içine girip o günü yaşayacağım gibi geldi:) Çok çok güzel ve şirin anlatmışsın gününüzü, kurabiyelerinde beğenilmesine çok sevindim. Afiyet olsun tekrar, bir sonraki organizasyonu heyecanla bekliyorum, yine böyle detaylı bir şekilde anlat olurmu?
Sevgiler canım.

Cafe Gusto dedi ki...

Sevgili Ceylan çok hoş şeyler yaşamış ve yazmışsın.Emeği geçen tüm minik elleri öperim.sevgiler..

Ceylan dedi ki...

Sevgili Esra,
Evet çocuklarla mutfakta vakit geçirmek çok eğlenceli ama gerçek bir sabır işi! Özellikle 2-3 yaşlarındayken gerçek bir macera!!

Selen'cim,
Gerçekten de minik canavarlar oldular, üstüme üstüme yürüdüler ama kahkahalara boğdular! Ne kadar özenli yaptıklarına inanamadım! Geleceğin şefleri ya da sanatçıları ile çalıştım sanırım! Tekrar senin ellerine sağlık böyle bir etkinlik düzenlediğin için.

Nurdan,
Bloguna bayıldım, sık sık ziyaret edeceğim. Tam benim ilgi alanıma uygun bir blog! Kızınla eminim harika mutfak maceralarınız olacak! Biraz sabır lazım tabii, ve de biraz da büyümesi.İnşallah bu ilgisi devam eder. AYrıca her annenin tarifleri birbirinden kıymetli ! Takipteyim artık!

Müge'cim,
Tekrar tarif için teşekkürler! Gerçi şu hamuru toparlayamama sorunu devam etti! Ben de biraz daha yağ ile biraz su kattım oldu sonunda! Lezzeti ve kokusu nefi oldu! Okurken eğlenmene sevindim, ben de çok eğlendim, haftaya macerama devam edip yazacağım yine!
Sevgiler canım!

aslı varmış, aslı yokmuş dedi ki...

Ellerine sağlık minik ellerin çok güzel olmuşlar. Çok ta tatlı ufaklık maşallah. Sevgiler.......

Selma Alkan dedi ki...

Merhaba Esra ablacim yazini tam bastan sona kadar okudum cunki oyle guzel anlatmissinki insan yazinin en son noktasina kadar okumak istiyor..ayrica ben Mertcigim o minik ellerini yerim..un ellerine oyle guzel yakismiski..annesi galiba oglunda senin gibi hamaratli olacak ne dersin...sevgiler

semiramis dedi ki...

bir ben miyim perişan, gecenin kör karanlığında diyorum. Nasıl vakit bulunur böyle güzel şeyler yapmaya 4 aylık bebekle. Üstelik bir de oturup bloga yazmaya. Haydi bre! Geldi bana bir cesaret:)

Ceylan dedi ki...

Serpil, çok teşekkür ederim. Hemen iadeyi ziyaretine gittim zaten, senin de ellerine sağlık.

Aslı teşekkür ederim. Beğenmene çok sevindim. Seni de ziyaret ettim tabii ki.

Selma, sağolasın ama seni bir türlü ziyaret edemiyorum, siten açılmıyor buradan neden acaba?

Semiramis, 2 çocuklu bir anne olarak bana kalan tek sakin zaman dilimi geceleri oluyor tabii ! Bun yazıyı yetiştirmek için gece 2:30'da yattım! Bir saat sonra emzirmeye kalktım, 3 saat sonra da güne başladım!! Delilik değil de ne di mi? Blog aşkına!!

Buarada bu aktiviteyi yaparken de, okulda, kurabiyeleri fırına verdikten sonra koşarak öğretmen odasında evde bekleyen minik için süt pompaladım!! Çalıştığım zamanlarda, ilk oğlum için o pompa ile bütünleşmiştim zaten!

Annelik de, blog hastalığı da biraz delilik kategorisine giriyordur herhalde!