Pazartesi, Kasım 26, 2007

Vakitsizlik, yine de katmer poğaça ve sokak simiti



Buaralar bir türlü yazı yayınlayamıyorum! Evet iki çocukla vaktim çok az, çok daha yorgunum, biraz da şaşkınım! Sanırım bu yüzden de bilgisayar karşısında "boş boş" vakit geçirmeyi tercih eder oldum!! Yani Facebook, email, garip gurup yeni siteler... Beynimi çalıştıracak gücü her zaman bulamıyorum, tam bulduğumda da ya bebek ağlıyor ya da Mert birşeyler istiyor!! Bir işi başından sonuna bitirebildiğim olmadı şu evde, mutlaka birşeylerle bölünüyor.


Aslında mutfağa hiç ara vermedim, hep yeni birşeyler deniyorum çünkü orası benim terapi mekanım! O da olmasa çıldırırım herhalde! Ama işte örneğin Cenk'in meşhur Nutellalı çikolatalı tartını yapıyordum, önceden püf noktalarını, tarifi bir güzel yazdırdım, önüme koydum, tam da "hamuru hızla yapınız" aşamasına bakarken ve hamurun ortasındaykeeen..."annneee tuvalete gelseneeee" !! Dedim ki kendi kendime, 'bu Cenk tabii muhteşem tarifler yapar'!!! (kendisi bu lafa kızmayacak kadar neşeli birine benziyor-umarım öyledir!)


Yine de siz o inanılmaz tartı yapmalısınız -eğer benim gibi "overdose çikolata"dan ya da "çikolatanın içinde kaybolmaktan" hoşlanıyorsanız tabii !!


Neyse bu arada bitiremediğim 3 tane ayrı gönderi de benim konsantre olup bitirmemi bekliyor. Üstelik bu haftasonu yine İstanbul'a gidiyoruz 1 aylığına ve orada vakit çok daha kıymete binecek!!


Bütün bu hengame içinde ben her pazar yeni birşeyler denemeye devam ediyorum ama ne kadar alelacele yaptığımı bir görseniz, güler misiniz yoksa acır mısınız bilemem artık!!





Dünkü deneme benim zaten hayatta en sevdiğim şeylerden biri olan simit...ama gerçek sokak simiti ! Geçenlerde tam buğday unu ve zeytinyağı ile bir denemem oldu, çok sağlıklı ama maalesef sokak simidi ile alakasız bir formüldü ! Kafaya taktım aynısı olacak diye ve internette daha önce yaptığım araştırmaları gözden geçirip, okuyup- çalışıp Evcini'nin tarifinde karar kıldım! Beni yine yanıltmadı Evcini (daha önce de muhteşem inegöl köftesi yapmıştım oradan).



Biz İstanbul'da ailecek simit hastasıyız ve simitçi simitçi gezip en gevrek ama içi en yumuşak olanı arar dururuz. Bu arada sokaktan alacaksanız, en güzeli gerçekten Bağdat Caddesinde Kazım Kulan ya da Marks&Spencer'ın önündeki simitçidir !



İlk denemede vakitsizlikten biraz tombik oldular ama tadına inanamadık eşimle! Yıldırım hızıyla çay demlendi, beyaz peynir dilimlendi, gözler kapatılıp Türkiye'nin kokusu keyifle içe çekildi!! Hemen bizimkileri aradım ve "siz İstanbul'da en güzel simidi arayın daha, biz Bakü'de bulduk bile!!" dedim.



Sonra gece araştırmalar devam ederken ne zamandır yapmak istediğim, bence bir internet-blog efsanesi olmuş Katmer Poğaça'yı buldum yine. Mutfak Güncesi adlı blogda Şaziye o kadar güzel anlatıyor ki poğaçayı, bir çok başka blog da onun bu güzel tarifini kullanmış zaten. Blogunu bitirmiş Şaziye çok üzüldüm, ne kadar güzel tarifleri var halbuki.

Size bu sabah bu poğaçayı nasıl yaptığımı anlatmalıyım. Sabah 6:30'da Yiğit'i emzirdikten sonra, fırladım mutfağa. Derdim Mert uyanmadan poğaçayı fırına koymak ve ona kahvaltıya yetiştirmek, zira beyimiz bu aralar "ekmek yemekten sıkılmışlar" efendim, "hep aynı kahvaltıymış"! Beyimiz ev yapımı beyaz peynirli-pekmezli ekmeğimden ya da sıkılmasın diye yapılan pancake'lerden çok "yorulmuş" (onun lafları). Annem olsa ona ne cevap vereceğini iyi bilirdi ama...


Ancak bizimki pijamaları ile erkenden geldi yanıma.."Anneee hadi odamda oynayalım" ! "Hayır Mert'cim, biraz sonra", "Şimdi!!" ...Çözüm, Mert'i de tezgaha oturtup eline biraz un vermek oldu! Bir yanda bebek, diğer yanda Mert ve ben ilk kez böyle bir hamur açıyorum, kat kat yani ! Mert de elini uzatıp, "ben de merdaneyi kullanıcam" tutturmalarında hem de!


Bir de ben o şaşkınlıkla hemen mayalansın diye 50derecede fırında bekletip, sonra pişme esnasında dereceyi 180 dereceye getirmeyi unuttum tabii ! Ben pişmiştir herhalde fırına bakınca, içerde kabardıkça kabaran, pofuduk pofuduk nefis -pişmemiş- poğaçaları görünce minik bir çığlık attım! Eyvah, Mert'in okula gitmesine çok az kaldı !!


Nihayet piştiler, paketlenip yolda yenmek üzere Mert beyin çantasına kondular ve ben de derin bir nefes aldım!


Yaşasın bloglar, gerçekten! Bu kadar leziz ve hayatımıza renk katan tarifleri başka nereden bilecektik! Mutfak Güncesi ve Evcini'ne tekrar teşekkürler!

18 yorum:

Adsız dedi ki...

Haklısın aslında, tarifleri yazarken evde koşuşturan iki çocuğu da hesaba katmak gerek :)

Ceylan dedi ki...

Yaa di mi, öyle bir formül, bir çaresi olsa bu işin!! Yok yok, çok şikayet ediyormuşum gibi oldu ama onlarsız hayat benim için çok anlamsız olurdu diye düşünüyorum, şimdi bu aşamda. Bunu yazarken yine kucağımda minik var, bir yandan da onun ellerini öpüyorum! Nasılsa onların bizden kopacağı günler de gelecek, tüm tariflerini o zaman bir daha yapacağım Cenk!!!
Buarada hayran kitlen gittikçe artıyor, hedef kitlen genişliyor. Sen böyle güzellikler yapsan, telaşlı anneler grubun amma müteşekkir olur sana - o ayrı !!

semiramis dedi ki...

ah ceylancim ahhhh,
acınacak haldeyiz vallahi. Ben su anda Cenk'in tariflerine derin derin ic gecirerek bakiyorum. Yeltenemiyorum bile. Bebek buyudukce is daha zorlasiyo, simdi benim kucuk surekli ayaga kalkma sevdasinda. abisi de onunla oynama pozlari atarak cekip dusurme calismalarinda. senin ocakta yansin sogan, kesilsin yogurt corban. Ne yeni tarifi, ne denemesi. Sen yine de bana gore cok daha iyisin ayol.
Yaparken dusunecektik bunlari gerci:(
Su simiti yapasim geldi. Benim de daha once 2 kere denemisligim var ama olmamisti. Evcini tariflerinden ne yapsan tutuyor gercekten . Yaktin beni Ceylan. Ne zaman yapicam, nasi yapicam simdi?!
Al uyuyali 10 dk oldu, uyandi benimki!

Selen dedi ki...

Kevgir Aralık sayısı sevgili Esra için hazırlanıyor. Ayrıntılar burada. Lütfen tıklayın.

Burçin'in Denemeleri dedi ki...

Enfes görünüyorlar Ceylan'cığım. Ellerine sağlık...

diLék dedi ki...

eğer birşeyler yapmaya girişmiceksem girmemeliyim blogunuza,canım istiyo napiim,ben de bişeyler yapmaya hevesleniyorum :D
her şey öyle güzel görünüyor ki .. ellerinize sağlıkk (:

Adsız dedi ki...

Vaktin olmasa bile yazmayı ihmal etmiyorsun tatlım resimler süper canım çekti cidden hele ki simiti tıka basa dolu olsam da her zaman yerim :)

Adsız dedi ki...

Sevgili Ceylan,

Bir suredir yazilarini okuyorum vaktim olunca. Malum ben de de iki minik.

Soruma gelince.. Simit harika da bu simit unu meselesini nasil hallettin? Biz de Turkiye de degiliz. Hangi unu kullandin? Evcini nin tairifinden uyan unu mu buldun?

Tesekkurler,

Bobby ve Emine nin annesi

Ceylan dedi ki...

Semiramis'cim,
Yine çok güldürdün beni ! Bence ilerde bugünlerimizi çok arayacağız. Keşke diyeceğiz, yine bebek olsalar da hiç vaktimiz olmasa! Ama şimdi, içindeyken çok zor. Olsun hayat böyle zorken daha güzel, yoksa amma sıkıcı olurdu -diyorum!

Selen'cim,
Esra'nın anısını yaşatmanız çok güzel, çok anlamlı.


Burçin'cim, beğenmene çok sevindim, teşekkür ederim.


Dilek,
Keşke kendi ellerimle yaptıklarımı sana ikram edebilsem bir şekilde! Hadi kalk gel Bakü'ye, sofra hazır!

Eda'cım,
Çok teşekkürler. Sabah güneşi puf poğaçalara ve simide iyi gelmiş anlaşılan! Aynen, simit asla hayır diyemediğim, her türlü rejimimi alt-üst eden bir yiyecek -her zaman!

Bobby ve Emine'nin Annesi,
Sana da çok kolay gelsin miniklerinle. Ben tarif denemek konusunda çok cesurumdur ! Yıllardır böyle böyle pek tarifi malzeme tam olmasa da uydurarak denerim. Sonuç bazen (ilk seferler yani) hüsran olur tabii ama küçük şeylerle mutlu olabilen yapım, bazen bazı arızalara göz yumar !!
Dolayısı ile evde ne un varsa onunla yaptım (bir İngiliz unuydu Dubai malı). Bence gayet güzel oldu. Bir tek fırının içine kap içinde buz koymayı unuttuğumdan dışı biraz sert oldu ama kıtır kıtır onu da sevdim !! Umarım seninki de güzel olur. Sevgiler.

Ozge dedi ki...

Biliyorum ki iki minikle burayi guncellemek zor..biliyorum ki ne zaman buraya gelsem karnim acikiyor..biliyorum ki bu iş emek zaman ozveri istiyor..
ama ben arsız okur olarak daha fazlasini istiyorum utanmadan...
cunku tum tariflerde emek var, sevgi var, lezzet var...
kilo almak pahasına da olsa, rejimleri de bozsam istiyorum işte

arsız daimi okurunuz
ozge

Ceylan dedi ki...

Sevgili Arsız Okur Özge,
Allah seni başımızdan eksik etmesin, ne muradın varsa versin! Yorumunu okuyunca (hamilelik döneminde de değilim artık bahanem de yok ama) gözlerim doldu ! Kadın milleti blog işine girince böyle oluyor işte, yorumlara filan gözleri doluyor!!
Gerçekten bu güzel, motive edici, "amman hemen bir yazı dah yayınlamalıyım, benim sorumluluklarım var canım" dedirten samimiyetin için teşekkür ederim. Ne yalan söyliyeyim, bu yazıya kadar biraz şekvim kırılmış, yazmak konusunda biraz uzaklaşmıştım. Ama işte birilerinin bundan zevk aldığını görünce yine aşka geldim.
Sen de yazsan hala keşke...
Sevgiler !

Adsız dedi ki...

Ceylancım merhaba...yine çok iştah açıcı görüntüler...ellerine sağlık...simit benim de hayatımda en çok sevdiğim şeylerdendir...Bir İzmitli olarak İzmit simidinin reklamını yapmazsam olmaz...İstanbul simidine hiç benzemez...rengi daha koyu,susamı çok daha fazla,içi de yoğundur...dışı sert değildir...İzmit'te her köşede simit bulunur...hele Pişkin simit fırınında çok sık simit pişer...onları gözünün önünde fırından çıkarıp masanın üstüne atarlar...kokusunu anlatamam...İzmit'te Otel Asya'nın arkasında...Outlet'e falan gideseniz bence uğrayın...bi de Göztepe tren istasyonunun yanında Meydan Fırını var...oranın simidi gibisi de yoktur...ama sen zaten biliyosundur...işte böyle...görüşmek üzere...öptüm...Bakü'den Gülay

Ceylan dedi ki...

Aa Gülay'cım, ne güzel bilgiler bunlar, harikasın valla ! Simit herkesin ortak zayıf noktası gibi !!
Bu arada bu puf puf poğaçadan yapıp sana ve maharetli eşine ikram etmek isterim çünkü sizinkini yedikten sonra ilham geldi, bu tarifi de çok merak ediyordum. Mutlaka siz de bunu deneyin, sırada da sizin patatesli poğaça var !
Sevgiler canım!

Adsız dedi ki...

Sevgili Ceylan, o nefis tartı bende denedim ...

Bu sırada o simit fotoğrafı nasıl baştan çıkarıcı...

ellerine sağlık

sıcacık sevgiler...
Bu sırada sayfanıza yeni yazı eklediğinizde yazınızın başlığını sayfamdaki blog manşete eklerseniz diğer blogcu dostlarda sizin yazı eklediğinizden haberdar olacaklardır. Sizi blog manşetde görmek beni sevindirecek.

www.misssgibi.com

pelin dedi ki...

canım tebrik ediyorum seni.bu yaptıkların iki çocukla büyük başarı. ben denemeye cesaret bile edemiyorum.

Ceylan dedi ki...

Sevgili Zerrin,
Yorumun için teşekkürler. Demek sende o inanılmaz çikolatalı tarta vurulanlardansın! Blogmanşete yazılacağım, çok hoş bir olay.

Pelin'cim,
Teşekkürler. Keşke daha sık yapabilsem ama şimdilik benden bu kadarı çıkıyor!

Adsız dedi ki...

herkese süper bi haberim var!
şimdi bu pogoçayı yaptım ve arasına tereyağ sürmedim daha doğrusu unuttum:)
işte herkes yağ sürmesek olurmu diyordu ya, inanın olur çünkü harika oluyor böylede,nişastası bol olsun arasında yeterli. haydi kolay gelsin şu an yine her yaptığım gibi bu pogoçayı yerken parmaklarımıda yiyorum:)

Gunel Yagmur dedi ki...

Iyi gunler. Bakude yasiyorsunuz galiba.Tam bugday ununu Bakude nereden buldunuz? Ben bulamiyorum.Cevaplarsaniz sevinirim.